Çarşamba, Mart 27, 2024
Anasayfa > Faydalı Bilgiler > Faks Makinasını Kim Buldu

Faks Makinasını Kim Buldu

Faks Makinasını Kim Buldu

Faks hangi dilden gelmedir ne anlama gelmektedir.

 

Faks ya da TDK tarafından lugatımıza geçen ismi ile belgegeçer, Facsimile (Latince fac similar yani “benzer bir şey yapmak”) anlamına gelmektedir. Karşılıklı iki cihazdan meydana gelen faks sistemi kağıt üzerindeki herhangi bir belgenin görüntüsünün bir yerden başka bir yere aktarılmasını sağlar. Faks’ı gönderen cihazda elektrik sinyallerine çevrilen görüntü telefon veya radyo hattıyla alıcı faks cihazına iletilir. Gönderilen bu elektrik sinyalleri alıcıda tekrar görüntüye çevrilerek kağıt üzerine aktarılır. Kısaca faksın anlamını ve kökenini öğrendikten sonra kimin icad ettiği ne nasıl çalıştığına bakalım.

Faks makinasını kim buldu?

Faks makinesi 1843 yılında İskoç Alexander Bain tarafından icat edilmiştir. İlk faks makinesi 1843 yılında icat edilmesine rağmen uzun yıllar popüler olamamıştır maalesef. Faks makineleri için kullanılan teknoloji uzun yıllar önce icat edilse de bizler tarafından kullanılması 1980’li yıllarda olmuştur. 

Faks makinesinin diğer adı panteglraf’tır. Bu icat 1860 yılında Giovanni Caselli tarafından icat edilmiştir. Caselli bu icadı ile başarılı faksı göndermiştir. Telgrafın kullandığı teknolojiyiden ilham alarak geliştirdiği için icada orijinal adıyla “Pantelgraph” dilimizde pantelgraf adını vermiştir.

Alexander Bain tarafından başvurulan Patent bilgileri ise,

Ipc Kodu: A01H 5/00 (20060101)

Patent No: 5,957

Mucidi: Alexander Bain

 

Caselli tarafından geliştirilen cihaz nasıl çalışıyor ?

Bu makineyi kullanabilmek için ilk önce faksı gönderecek olan kişi bir teneke levhaya yalıtkan mürekkeple bir resim çiziyor ya da mesajını yazıyordu. Levha daha sonra iletici bir ucun paralel şeritler halinde tarama yaptığı plakanın üzerine yerleştiriliyordu. Alıcı tarafta ise yine telegraf hattıyla bağlantılı bir kayıt ucu vardı ve bu uç kimyasal işlem görmüş bir kağıdın üstünde senkronize bir biçimde hareket ediyordu.

Levha taranırken kayıt ucu mesajın boşluk bulunan kısımlarında elektrik akımı veriyor, mürekkep ile karşılaştığında ise akımı kesiyordu. Böylece işlem sonunda, başlangıçta kağıt üzerinde yer alan orijinal mesaj, akımın başladığı ve bittiği noktaların bir kaydı haline dönüşüyordu. Bu kayıt alıcı tarafa iletildiğinde, kayıt ucu kimyasal işlem görmüş kağıt üzerinde senkronize olarak hareket ediyor ve işaretlenmiş noktalarda kağıda akım veriyordu. Akımı alan yerlerin rengi değişiyor, böylece mesajın tam bir kopyası elde edilmiş oluyordu.

Geçmişte Caselli, Bain ve Bakewell’in yaşadığı senkronizasyon problemini, kayıt ucunu hareket ettiren parçalar için zamanlama görevi gören iki adet saat ve bir adet sarkaç kullanarak aşmışlardı. Eğer 20. yüzyılın faks makinelerinin kocaman olduğunu düşünüyorsanız, bir de Caselli’nin pantelgrafını incelemenizi öneririm. Bu cihazda kullanılan sarkaçın ağırlığı yaklaşık 8 kiloydu ve 2 metre uzunluğundaki dökme demirden yapılma çerçeveye asılmış durumdaydı.

Faks Makinasını Kim Buldu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.